“BİZ KİTAP BASILANA KADAR KARDEŞİMLE YAZDIKLARIMIZI GÖRMEDİK”
Doktorunun baş asistanının, o dönem meme kanseri tedavisi gören 13 hasta ve tedavi süreçlerinde yanlarında olan birer yakınlarından hastalık sürecini birbirlerine göstermeden yazmalarını istediğini aktaran Kaya, kendisinin de hastalık evresine yakından tanıklık eden kız kardeşi Sevil Atalay Vural ile bu süreci yazdıklarını söyledi.
Yazılanların bir kitapta toplandığını belirten Serap Kaya, “Kitabın geliri o dönemde hastanede ihtiyaç sahibi olan hastalara bağışlandı. Bir hastanın da hikayesi tiyatro eseri olarak sergilendi. Ben o esnada ameliyatta olduğum için gidemedim, bir süre sonra benim de görmem adına aynı oyun yine sergilendi. Yine gelirleri onkoloji hastalarına verildi.” dedi.
Kaya, kitap basılana kadar kardeşiyle yazdıklarını görmediklerini ifade ederek, “Kitabı okuduğumda kardeşimin yazdığı bir bölüm beni çok etkiledi. Kız kardeşimin, ‘ablam ameliyatta acı duymuyor, uyutulduğu için farkında değil ama benim dışarıda bütün vücudumu bıçaklar kesiyor.’ bölümü, beni benden götürmüştü. Ben de ne kendimi ne de yakınlarımı üzmeme kararı aldım, hayata pozitif bakıyorum ve bu tür hastaların bir şeylerle meşgul olmasını diliyorum.” diye konuştu.
“KADINLARIMIZ EVDE HASTALIĞI DÜŞÜNEREK OTURMASIN”
“Hastalıkla, kanserle mücadele edenler kesinlikle içe kapanmasınlar, yaşadıkları hastalığı ölümcül bir hastalık olarak kabul etmesinler.” diyen Kaya, şunları kaydetti:
“‘Kanserim, kanserden öleceğim’ diye bir şey yok. Bu duyguları kendileri ve aileleri için uzaklaştırsınlar. Hastalığın seyrini düşünmemeliler. Kendilerine ellerini, beyinlerini, bedenlerini meşgul edecek ve özellikle de kadın eğitim ve kültür merkezlerindeki kurs olsun, gezi olsun, her türlü etkinliklere katılarak kendilerini aşmalarını söylüyorum. Yoksa bu işler evde düşüne düşüne, ev-hastane arasında mekik dokuyarak olmaz. Kadınlarımız evde hastalığı düşünerek oturmasın.”